Log in
Gündeme Dair

Gündeme Dair

Web site URL:

Zaman’a ve FETÖ'ye Sahip Çıkmak

  15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra; ülkemizde ve ilçemizde FETÖ üyelerine yönelik bir çok operasyon düzenlendi. Bu kapsamda; iş adamı, STK temsilcisi ya da üyesi olanlar, devlet memurları, polisler, hakimler, savcılar, subaylar derken neredeyse 100 bin insanın hayatı bir anda değişti. Hemen hepsi göz altına alınırken; bir kısmı tutuklandı, bir kısmı ise serbest kaldı. Görevden alınanlar olduğu gibi, mallarına el konulanlar; hayatı kararanlar da var.

  Halkın genel kanaatine göre ise; alınanlar ya da çeşitli muameleye tabi olanların sayısı oldukça yetersiz. Geçmiş yıllarda; iş hayatından, toplumsal hayata kadar iç içe olduğu ve her yönü ile FETÖ cülere mensup olduğunu bildiği bir çok insanın bu süreçte hiçbir muameleye tabi olmaması insanları şaşırtıyor.

  İnsanlarımızın bir kısmı; bu şaşkınlıklarını gazetemize gelerek, telefon açarak ya da mail atarak iletiyorlar. Biz de bu gün; bize ilginç gelen bazı iddiaları sizlerle paylaşmak istiyoruz. Baştan belirtelim; bunlar bizlere ulaşanların iddiaları. Bazıları araştırılmaya ya da somut delillere muhtaç durumlar. Bazısı ise geçmişte bizim de haberlerimizle duyurduğumuz ve delillere dayalı durumlar.

  Örneğin; ilçemizin güzide okullarından birinde 3-4 yıl önce yaşanan bir olay ve bu olayda zamanın Aktif Sen'in dışında İktidara yakınlığı ile bilinen ve hali hazırda açığa alınan eğitimcilerin büyük çogunluğunu üye olarak bünyesinde barındıran sendika yöneticilerinin; Zaman gazetesine sahip çıkmak adına gösterdikleri iddia edilen tutum ve davranışlar adeta vay be dedirtiyor. İddiaya göre; okulda yaşantısı, kılık kıyafeti, tutum ve davranışları ile cemaatle çok alakasız görünen ( belki de Kripto FETÖ cü) bir bayan öğretmen; hemen her gün 1-2 Zaman gazetesi ile okula geliyor ve öğretmenler odasına bırakıyor. Gazete neredeyse hiç kimse tarafından okunmadan akşam çöpe gidiyor. İşin ilginci; bayan öğretmene kendisinin bari neden okumadığı sorulduğunda; “bayan öğretmen; bizim eve 4 gazete gelir. Biri evde kalır; diğerlerini okullara dağıtırız; ben evde kalanı okuyorum” diyor. Bu süreçte bayanın tavırları ve kılık kıyafetine sinirlenen bir öğretmen; bir gün dayanamayıp bayana; “o gazeteyi al bir daha getirme; öğretmenler odasında senin dışında hiç kimse başka gazete getirmiyor, yaşantınla kılık kıyafetinle sen cemaatçi gibi durmuyorsun. Bari o insanların töhmet altında bırakma”  diye kızıyor. Bundan sonra yaşananlar ise; adeta herkesi ele veriyor. Bayanın olayı anlattığı malum sendika yöneticileri; okula gelip; müdüre de baskı yaparak bayana kızan öğretmene iş yerinde yaptıkları çeşitli sataşma, sorguya çekme, tehdit etme gibi bir çok yöntemle adeta okulu dar ediyorlar ve bu değerli öğretmen bir süre sonra emekli olmak zorunda kalıyor.

   Aynı dönemlerde bazı kurumlara alınacak Kur'an kursu öğreticilerini dahi belirlemede etkin rol aldığı iddia edilen sendikacının; bu günlerde; adeta FETÖ düşmanı gibi tavırlar sergilemesine ve siyasi iktidara kendini beğendirmeye matuf çıkış ve söylemlerini hayretle izlediğini de ifade eden bir okuyucumuz bu iddialarda bulunuyor.

  Yine okuyucularımızdan gelen bir iddia da Gemlik'te göz altına alınan ve tutuklanması beklenen bir savcıya ait. İddiaya göre; Ak Partiye yakın duruş sergileyerek kendini gizlemeye çalışan bazı Kripto FETÖ'cü kurum müdürleri var. Bunlar; kendilerine muhalif gördükleri bazı memurlar ile ilgili, çeşitli isnatlarda bulunarak bu memurlara; savcı eli ile kumpas kurdular.  İddialara göre; göz altına alınan savcı da; geçmişte Ergenekon, Balyoz, Şike gibi bir çok davada görülen, uydurma deliller ve intikamcı tanıklar eli ile masum kişileri mahkum etme yöntemini Gemlik'te uygulamaya çalışmış.

    Okuyucularımızın şaşırdığı durumlarda birisi de; 15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖ cü oldukları gerekçesi ile kapatılan; fakat aslında 1 yıldır ruhsatsız olarak çalıştıkları haberlerimizle ortaya çıkan, neredeyse 1000 kayıt yaptığı bilinen FETÖ cü özel eğitim kurumlarının; bu durumlarına göz yuman ve valilikçe kapatılma kararına rağmen bu kararı uygulamayan milli eğitim yöneticilerinin hala görevlerine devam etmesi.

    Bu terör örgütünü finanse eden özel eğitim kurumlarının; iş birliği içinde çalıştığı okul idarecilerinin tüm delillere rağmen görevlerine devam etmesi de; hemen her gün okuyucularımızın bize şikayet anlamında belirttiği konular arasında yer alıyor.

   Yazımızın başında belirttiğimiz gibi bunlar okuyucumuzun iddiaları. Gerçeği ise; olayın tarafları mutlaka daha iyi bileceklerdir.

  

İneklere Saygı Duruşu

Geçtiğimiz hafta hem ilçe hem de ülke gündemi yoğundu. 20 ay başbakanlık yapan ve yüzde 49,5 oy almış bir genel başkan nedeni bile açıklanmadan apar topar görevden alındı ve yerine Türk Siyasi tarihinin 2. Erzincanlı başbakanı (bir guruba göre Ağrılı, bize sorarsanız milletvekili seçildiği İzmir'e giderken onlarca defa Gemlik üzerinden geçtiği için Bursalı olma ihtimalini seviyoruz) göreve geldi.

MHP'de aylardır süren belirsizlik son buldu. Şehitlerimiz var, 19 Mayıs Atatürk’ün Anma ve Spor Bayramı vardı v.s…

Bu yoğun gündemde arada kaybolan gündemler vardır.

            İlçemizde ise bu güne kadar bu denli geniş kutlanmayan süt günü etkinlikleri vardı.

            19 Mayıs Atatürk’ün Anma ve Gençlik Spor bayramında halk- öğrenciler- protokol neredeyse hiç ortada görünmezken süt gününde bütün beyaz- kırmızı- siyah protokol kutsal ineğin etrafında beliriverdiler.

            19 Mayıs günü Resmi Bayram kutlamalarının olduğu- yapıldığı parkta Atatürk heykelinin olduğu alandayız. Devlet adına sadece spor müdürlüğünün alelade bir çelengi var. Diğer resmi kurumların hiç birinin çelengi ya da temsilcisi falan gelmemiş. Dolayısı ile inek ve süt söz konusu olunca bir bardak süt- ayran içmek için iskele meydanını dolduran kalabalık protokol nedense 19 Mayıs günü Atatürk’ün anma ve Gençlik Spor bayramında lütfedip 5 dakikalık çelenk koyma törenine katılmadılar.

         Davetli olanlar hatta davetiyeyi gönderenler ortada yokken, alanda sadece birkaç siyasi parti ( CHP-Vatan ) partisi ile bir iki sivil toplum teşkilatının çelengi konuldu. Onlar da resmi tören bittikten sonra yani resmi programa davetli değiller.         

           Geçmişte; yüzlerce öğrenci, polis, her türlü resmi kurum müdür ve amirlerinin hatta fabrika yöneticilerinin, siyasi partilerin yöneticilerinin, sivil toplum örgütü temsilcilerinin ve yüzlerce vatandaşın katıldığı bu çelenk koyma töreni maalesef bu yıl 3-5 kişi ile icra edildi. Sebep olarak bir çok şey söylenebilir. En son söylenecek sözü en başta söyleyelim. Balık baştan kokarmış. En baştaki o alana gelmezse, orada olmazsa, olmayacaksa kimse de o alana gelmez. Böyle bir ortamda görüntü verilirse, müdürlük gider, amirlik gider, yardım kesilir, taş düşebilir .... çıkabilir falan. Ne gereği var otur evinde, Gençliğe ve bayramına kim değer verirse versin.

            Bu manzaradan birkaç gün sonra; İstiklal Caddesinde trafik bir anda kesildi. Arabalar geçemez oldu. Yayalar kenara çekildi. 1-2 dakika sonra baktık ki; Önde bir kamyonet, kamyonette kutsal bir inek, arkasında bando takımı, ilçemizin ismi sürekli olumsuz durumlarla anılan bir ortaokulunun yöneticileri, baştakiyle aynı kareye girmeye çalışan müdürler ve amirler birde müdürlük ve amirlik bekleyen memurlar…

            Ne oluyor, bunlar burada ne geziyor. Öğrenci- öğretmen, bando, inek..

              Bir şeyler hayal etmeye çalışırken, alaka kurmaya uğraşırken sağ olsun öğrencilerin taşıdığı cicili bicili pankartlar imdadımıza yetişti.

Meğer 21 mayıs Dünya Süt günüymüş. Koca Milli Eğitim protokolü, onca müdür- amir, öğretmen yüzlerce öğretmen bir ineğin arkasında; Dünya Süt gününü kutlamak için dizilmiş yürüyorlar. Görseniz kıskanırsınız. İneğe gösterilen saygı bu ilçede bu güne kadar kimseye gösterilmemiştir. Sanırsınız dini ibadetlerini ineğe taparak yapan Hindistan'da yaşıyoruz.

          Yazıya birde not düşelim, arkasına takılan çocuklara dünya süt günü kapsamında bir kamyonetin kasasında gösterilen ve yazımıza konu olan hayvanlardan birisi dana, yani süt vermez.

            Sağlıcakla Kalın….

Dağ Fare mi doğuruyor?

 

Orhangazi caddesi üzerinde ki Marmarabirlik arazisine okul yapılması konusu; 2011 den beri ilçemizin gündemini sürekli meşgul ediyor.

Önce arazinin; Marmarabirlikten alınıp okul alanı ilan edilmesi; takas engeline takıldı. Uzun uğraşlar, siyasi müdahaleler ve çabalarla Maliye bakanlığı ile Marmarabirlik arasında protokol imzalandı ve bu engel aşıldı. Fakat bu neredeyse 2 sene sürdü.

Şimdi de okulun kaç derslik yapılacağı konusu tartışma konusu.

Eski Gemlik Kaymakamı ve Bursa Vali yardımcısı Bilal Çelik; görevdeyken okulun 40 derslik olarak planlandığı duyurulmuştu. Nitekim geçtiğimiz yıl ilçemizi ziyaret eden Vali Karaloğlu da araziyi beğenmiş ve 40 derslik olmasını onaylamıştı.

Herkes 40 derslik üzerine bina yapılmasını beklerken; son günlerde bu projeden vazgeçildiği ve 7 dönümden daha büyük bu araziye 24 derslikli okul yapılacağı konuşuluyor.

Eski okul arsası neredeyse bunun yarısı bile değilken 25 derslik barındıran Gazi Okulunun yeni binasının 24 derslik olarak planlanması tartışmaları da beraberinde getiriyor.

Öyle ki yeni binaya ortaokulun taşınacağı neredeyse kesin ve ortaokulda mevcutta 900 öğrenci var.  Gelecek yıl okulun öğrenci alacağı adres bölgesinin daha da genişletilmesi düşünülürken binanın 24 derslik yapılması tezat oluşturuyor.

Yine geçmişte; İlkokul olarak kalacak eski binayı rahatlatmak için ana sınıflarının olduğu küçük binanın da yıkılacağı ve ortaokul bünyesinde en az 5 derslikli okul öncesi ana sınıfı yapılacağı konuşulmuş ve planlamada bunun da yer alacağı duyurulmuştu. Şimdi ise bu 5 ana sınıfı dersliğinin de okul bünyesinde açılması ile ortaokul öğrencilerine 19 derslik kalacağı ve zaten fazla olan sınıf mevcutlarının 50 lere dayanacağı korkusu yaşanıyor.

İlçemizde son dönemde ilçemiz mimarlarınca çizimi yapılan ve özgün mimarileri ile örnek proje olarak gösterilen proje ve okullar mevcut. Mesela; Ali Kütük Ortaokulu, Ayşe Ziver Karataş İlkokulu gibi.

Beklenen o ki; ilçemizde başka hiçbir okulda mümkün olmayan arazi genişliği varken; buraya en az 40 derslikli, ilçemizin gençlerine de hizmet verecek spor salonları olan, ova da ki kültür merkezi ihtiyacını girecek kalitede konferans salonu olan, müstakil bir ana okulu ve bahçesini barındıran ülkemize örnek; ilçemize vizyon katacak adeta bir kolej havasında bir devlet okulu binası yapılsın.  Fakat; başlangıçta bu vizyon ve planlama varken kimlerin bunu neden engellediği ise merak ediliyor.

Konu ile ilgili fikirlerini merak ettiğimiz veliler de;  Arazi uygunken ve devlet imkânları ile bu okul yapılacakken; 24 derslikli okulun kendi sorunlarını çözmekten öte daha da artıracağını belirterek, biliyoruz ki devletimiz her zaman daha iyisini daha güzelini vatandaşına sunmaktan imtina etmez acaba bu projeye kimler neden müdahil oluyor ve adeta dağ fare doğuruyor dediler.

ŞEHİTLER

Şehitlerimiz var, başımız sağ olsun.

Yürüyüşler yapılıyor, ama farklı farklı yürüyüşler. Birbirinden bağımsız yürüyüşler.
Bir gün o yürüyor, diğer gün o.
Şehit için yürüyen de var, reklam için yürüyen de.
Şehit için dua edende var, üstünden prim yapmaya çalışanda.
Yürüyorlar, yürüyoruz, yürüyeceğiz. Peki neden sadece şehitler için yürüyeceğiz ?
İlla sesimizin çıkması, sokağa inmemiz ve tepkimizi koymak için şehit mi gerek ?
Bir şeylerin değişmesi, işlerin yoluna girmesi için birilerinin kendini feda etmesi mi lazım ?
Yoksa, sonu hüzünle biten süreçlere mi girmeliyiz, bilemiyorum.
Halk cehalete sürükleniyor, sürükleniyoruz.
Kim olduğumuzu unutuyoruz, yada unutturmaya çalışıyorlar.
Peki ya, biz kimiz ?
Biz Türküz,Biz ki Orta Asya’da nam salmış, at sürmüş, devlet kurmuş Oğuz’un, Avrupalıya vatanını dar etmiş,  papanın karşısında diz çöktüğü Atilla’nın, Konstantinopolis’in geçilmez denilen, kutsal sayılan surlarını yıkıp, İstanbul’u fetheden Mehmet’in ve daha adını sayamadığımız bizim uğrumuza canını veren binlerce yiğidin torunlarıyız.
Ey TÜRK!
Güçlü ve kararlı ol.
Öyle bas ki adımını toprağa, titresin toprak.
Ve bil ki yakışmaz sana korkmak.
Diktatör rejimlerin en önemli besin kaynağı halkın cehaletidir.
Çünkü cahil halk sorgulamaz ve düşünmez, düşünse de Şehide kelle, terörist başına sayın der.
Tarihimizi herkesten iyi bilen Tarihçi kardeşlerim.
Siz susmayın kardeşlerim, siz sustukça cehalet konuşuyor.
Unutmayın ! Bu memlekette her zaman birileri çıkacak ve KRAL ÇIPLAK diyecek. Bunu unutmayın.

MAT

Bu RSS beslemesine abone ol