SAVAŞIN ÇOCUKLARI
Savaşlar en çok çocukları etkiler.En çok savaş çocukları mağdur olur.Bu, savaşın öldürme mücadelesi olmasından kaynaklanan bir durum.Eski savaşlar yıllarca devam ederdi. Neticede de kimin kazandığı belli olmazdı bazen. Herkes kendi topraklarına çekilir, ölenler ile harcanan imkanların israfı kalırdı.İran-Irak savaşı tam böyle bir savaş.Batılı haydutlar bu iki akılsızı vuruşturdular.On yıl süren savaşın sonunda kazanan belli olmadı.Hızını alamayan Saddam Kuveyt’i işgal etti.Ordusuz Kuveyt hemen teslim oldu.Bakınız Kuveyt kadar toprak parçasına sahip ancak petrolü olmayan hatta insanların açlıktan ölen, başkanlarına zorla ve daha fazla feryad-ı figanla ağlamayanların cezalandırıldığı komünist Kuzey Kore…Küçücük bir ülke ama atom bombasından şimdi de hidrojen bombasına kadar bütün modern silahlar elinde mevcut.Dünya devi denilen hemen burnunun ucundaki Çin diş biliyor ama gücü yetmiyor.İşin sonunu hesap ediyor.Japonya küplere biniyor lakin onu da hiç takmıyor.Ya dünya kabadayısı ABD,çaresizlikten ne yapacağını bilememekte, çareyi BM’yi toplayıp faydasız kararlar aldırtmaktadır.Rusya bize gösterdiği tavrı onlara göstermemektedir.Ya komünist olmasından dolayı veya göründüğü gibi bir dev olmadığı ortaya çıkmasın diye arazi olmaktadır.İşte bağımsız devlet..İşte kimsenin yan bakamadığı boyu gibi küçük olan lakin etkisi boyundan büyük Kuzey Kore…Hemen güneyindeki bizim Trakya kadar bir toprağa 40 milyonluk nüfusa ve 40 bin dolarlık adam başı milli gelire rağmen huzur bulamayan Güney Kore… Irak ve Suriye karmaşasında da en çok çocuklar perişan oldular.İşte deryalarda boğulanlar…İşte yollarda heder olanlar.Bunlardan birisi de Aylan bebek adıyla maruf Suriyeli bir Kürt ailenin küçük kızı…Baba silah kaçaksı,baba insan kaçakçısı, baba kendi ailesini de kaçırırken denize düşen kızını yakalayamayıp elinden kaçıran ölüme sevk eden,insan kaçakçısı, savaş babası.Savaşın acılarını ganimete çevirmiş bir duygusuz,his yoksunu, taş kalpli,canavar adam…Şehit olan genç yaştaki uzman çavuşların kimi yaşını doldurmamış kimi kucakta ağlamaktan bile aciz çocuklar..Gerçek savaş mağduru, savaş çocuğu bunlar… Bakınız gerçek savaş çocuğu, gerçek savaşa giden kahraman Türk evladının hikayesi…
Yemen’e gidenin akıbeti dahi belli değildir.Kafkasya savaşlarına katılanların kaçı geri sağ salim döndü bilinmez.Rumeli’ye gidenleri daha büyük bir acının, kederin beklediği bilinmezdi.”Enver gelmesin de Bulgar gelsin“diyen Müslüman kesimin bağnazlığı, yobazlığı şimdiki ile aynıdır. İşte onlardan birisi de Yemen Savaşına giden bir babanın mektubu vardır. Küçük oğluna tavsiyeleri ile okur-yazarlığı olmayan hanımına tavsiyeleri vardır. Hanımı okur-yazar olmadığı için bu mektubu başkasına okutma, oğlan okula gidip okumayı söktükten sonra ona okutursun” diye tavsiye etmiş.Hatta bunu iyi saklamasını tavsiye ederken çok önemli bir sırrın içinde saklı olduğunu söyler.Ya savaştan dönünceye kadar açmayacak,okutmayacak başkasına veya okula başlayıp okuma yazmayı öğrenen oğlu okuyacak.Hanımı zavallı bu kadar kıymetli mektubu muska şeklinde üçgen şeklinde katlayarak oğlunun omzuna dikerek saklamayı düşünür.Böylece daha garanti,daha sağlam saklama metodunu keşfetmiştir.Zaten emanet eden de onun saklanması gerektiğini tembih etmişti ya…
Bunun muska olduğunu da anlatır küçük oğluna. O çocuk da inanır ki bu muska, bunun bir şifa kaynağı olması düşünülerek omzuna dikilmiş, asılmıştır. Aynı zamanda manevi bir değerinin olduğuna da inandıklarından onu açmak okumak hatta yere düşürmek bile hoş karşılanmaz. Çocuk okula başlar, omzundaki muska ile.Diğer arkadaşları da inanmaktadır ki muska hastalıklı, psikolojik hastalığı olan, deli, cinlerin tebelleş olduğu insanların bu belalardan kurtulunması için alınırdı. Kimse nereden bilsin ki bu çocuğun babası askere, savaş giderken,mektup yazmış,bu sırların ortalığa yayılmaması için mukaddesleştirilmiş, muskalaştırılmış olan bu mektuptur.
Çocuk sınıfta bir gün oyun oynarken arkadaşları onu oyuna almazlar. Sebep,”senin omzunda muska var.Sen delisin,bir delilik yapar veya düşer ölürsün de başımıza bela olursun” diye oyuna almazlar. “Ben deli değilim, cinli değilim, bu bana babamdan hatıradır muska değildir” dese de gülüşmelere engel olamaz. Laf dinletemez onlara. Çocuk üzülür, küser, ağlayarak bir kenara çekilir, ağlar ağlar…Aniden çantasını alıp koşarak eve gelir. Olanları anlatır. Oyuna alınmamasına sebep olan muskayı takmak istemez. Çünkü muska ile alakalı bir hastalığı yoktur. Ancak anası hatıra olan, babasından kalan bu mektubu oğlanın aklı erdiği zaman okutmak gayesindedir. Oğlanın üzülmesine bakarak açtırır bu muskayı.
“Ey oğul! Ben Yemen’e savaşa gidiyorum.Şayet savaştan sağ salim dönersem seni bilmem kaç yaşında bulurum.Şayet sağ salim dönemezsem bu mektubu iyi oku, tavsiyelerime dikkat et.İşte o zaman huzura kavuşursun,mutlu yaşarsın.Çünkü bunlar sana bir hayat dersidir.Ben Arap diyarına İranlıların yaptığı savaşa gidiyorum.Bu iki millete güvenme,inanma.Çünkü İran da Arap da kalleş olur,dönek olur hain olur.Komşularla alakayı kesme.Sonun kadar da güvenme hiç kimseye.Anan,ana vatanın, anadilin senin en değerli varlıklarındır.Düyada İngiliz en oyuncu,en kalleş, en zalim millettir onlara karşı tedbirli ol.Rus asla Türk’e dost olmaz,onların zaman zaman dost gibi görünmeleri seni aldatmasın.Asya’daki kan kardeşlerinden uzaklaşma.Onların kusurlarını affedici ol.Evimizi sırrını başkaların açma.Sen söyleme dostuna dostun söyle dostuna.Mutlaka bir ekmek getireceğin işin olsun.Kim kazanamaz bir ekmek parası,dostunun yüz karası,düşmanın maskarası.”Vatanını,dilini,dinini,aklının ahlakının,şeref ve namusunun,bayrak ve bağımsızlığının velhasıl bütün mukaddeslerinin davacısı olamalısın.Madde çukurun deblenenlerin kubur böceğinden farkı yoktur unutma.Vatan tehlikeye düştüğü zaman kim var denildiğinde sağına ve soluna bakmadan”ben varım” derecesinde bir cesaretin kahramanlığın sahibi olacaksın.Benden başka kim var” demek korkaklığın işaretidir.Sen tek başına da olsa atılacak en önde gideceksin sellercesine.
Çocuk mektubu okuyunca muska olmadığı anlaşılınca çocukta bir sevin bir sevinç ki hiç sormayın.Ya anasındaki hüsran,hasret, yeniden depreşen gönül ağrıları…Melali bilmeyen bir nesle aşina değiliz” elbette.Sen de bu melalin izmihlale dönüştüğü zamanda yaşamakla ne büyük bir sorumluluğun altına girdiğini unutmamalısın.
- Kategori Sefer Aşır Eraslan
- 0