Log in
Sefer Aşır Eraslan

Sefer Aşır Eraslan

Sefer Aşır Eraslan

Web site URL: http://www.gemlikgundemgazetesi.com/seferasireraslan

SEÇİM VAKTİ AKILLANMAK(!)

                          

Türkiye’deki etnik gurupların tek tek isimlerini sayarak onları onore ettiğini, kendisine gönül bağlamalarına sebep olduğunu zannedenler yanılıyorlar. “Bu zamana kadar bu şekilde bir bölücülüğe tabi tutulmadık” diyenlerin sayısı gönül verenlerden daha çoktur. “Bölücü terörü lanetleme” adıyla miting tertip edeceksiniz, bu toplantıda  giriş cümlesi bu bölücülüğü daha yüksek bir sesle ve resmi ağızlardan telaffuz etmek olacak. Bir Fransız politikacı asla”ey Fransızlar,ey Araplar, Ey Marsilyalılar,ey Ermeniler!”diye hitap etmezler.Bilir ki Fransa bir ulusal devlet, halk da bu devletin sadık birer mensubudur, bireyidir. Meşhur Ermeni diaspora mensubuna bizim bölücülüğe alışmış gazeteci soruyor ” siz hangi millettensiniz” cevabı ben” Fransızım” olur. Bizim gazeteci,”ama sizin Ermeni eylemci ve diaspora mensubu olduğunuzu biliyoruz” dediği zaman bu adamın adam gibi cevabı,”Fransa bir ulusal devlet, ben de onun mensubuyum.Ermeni olmam en sonra gelir” cevabını verir.Bizde yaşananlar akıl tutulmasına eş bir durum.Hani bir gazeteci,Yahudi cemaati lideri sayın Haleva2ya sorar,”İstanbul’daki cemaat mensupları neden dışarıdakilere benzemez” diye. Aldığı cevap” İstanbul’daki cemaat mensuplarını ahıra koysan eşekler utanır” olur. Ne oluyor acaba bu memleketin suyunda mı havasında mı yoksa yönetim tarzında mı,eğitim sisteminde mi arıza?

Seçim sath-ı mailine girdiğimiz şu günlerde iktidarın yaptığı iki önemli hamle var.Birisi Türkleri aldatmaya, kandırmaya,oy vermeye ikna etmeye yönelik. Bunun adı “teröre lanet mitingi” adıyla önce Ankara’da sonra İstanbul’da tertip edildi. En başta söylenecek söz, terör lanet okunarak, yürüyerek çözülmez.Hani rahmetli Demirel’in “sokaklar yürümekle aşınmaz” dediği gibi sokakta yürüyerek terör engellenmez.Teröristler gülüyorlardır.”Ne garip dünya üç yıl serbest hareket imkanı vereceksin sonra da mani olmayı yürümekte bulacaksın!Üç sene Hakkari’nin hatta 85 bin kilometre karenin yönetimini üç yıl boyunca eşkıyaya terk edeceksin, devleti yok edeceksin, görmezden gelip başını deve kuşu gibi kuma sokacaksın sonra da lanetliyoruz” diye memur, işçi ve ticaret erbabını belli usullerde yola getirerek yola düşüreceksin böylece terörü engelleyeceksin.Kargaları bırakınız bütün canlılar güler buna.290 defa operasyon talebi geliyor, ancak 8 tanesine izin veriyorsunuz.Şimdi seçim zamanı son gaz yüklenmekte ne fayda vardır? Bu tür davranışların, vatanın tehlikeye düştüğü zamanlar haricinde mümkün olabilir ancak  şimdi durum öyle ikili davranmaya katlanılacak gibi değildir.Yani iki defa miting tertip etmekle terörü engellediniz mi? Teröre destek veren hatta azdıran Almanya,Hollanda,Fransa Rusya Ve İran’a hangi mesajı verdiniz? İç siyasete alet ederek milleti kandırmaya yönelik laflar da edebilirsiniz. Zaten maksat terör değil oy’dur oy. Vay milletimin haline ! Ama milleti bu seçime mahkum edenlerin oy uğruna yaptıklarının cezasını ölü toprağı serpilmişçesine hareketsiz cansız bir durum arzeden hükümetin altını oymaktadır bu oy talebi. Altı oyulan iktidar aradığını mecbur ve mahkum ettiği bu seçimde de bulamayacaktır. Zorlama, yanlı anketçilerin, sahibinin sesi misali yaptıkları kamuoyu oluşturma, kanaatleri değiştirme operasyonlarına rağmen durum vahimdir. Hani tarafsız olduklarını söyleyen TOBB,TÜSİAD siz niye tıpış tıpış koştunuz  bu algı mitinglerine. Zaten iktidarın en sevdiğim takdir ettiğim tarafı bu azgınları millet tanımaz, hayasız iş adamı kılığındaki soysuzları hizaya getirmesidir. Hükümet kurup hükümet yıkanlar şimdi kuzu kuzu mitinge gidip başlarını öne eğip yürümektedirler.Buna amiyane tabiri ile”Yürrü ancak varırsınız!”denmez mi?

İkinci husus da doğuda yaşayan işsiz, geçim sıkıntısı içerisindeki Kürt vatandaşlarımızı ayartmak için yapılan 5 bin köy korucusu alınacak” ilanıdır.Siz Kürt açılımı dediğiniz o ilk günlerdeki karşı tarafın isteklerinden birisi olan”köy koruculuğu” sistemi kaldırılsın” isteğine olumlu yaklaştığınızı gazeteler yazmıştı. Ne oldu da yeniden o işsiz insanların geçim sıkıntısını istismar ederek oy avcılığı yapmaktasınız. Peki o köy korucularıyla beraber ne büyük fedakarlıkla dağlarda PKK’lı bırakmayan,dağda gezmeye fırsat bulamayan katillerin sınır dışına kaçışlarına neden olmuştu.Şimdi şehre inmek bir tarafa emniyeti basıyor 8 gün asker ve polisle çatışıyorlar.Bunun vebali işbaşındakilerin boynundadır.Eğer seçmen bunlara kanıp kanaat değiştirecekse idraksiz mankurt bir neslin hezeyanı denmez mi? Bunu anlatacak çalışkanlıkta gayrette azimde bir siyasi hareketin de olması gerekir.Siz ev ev , sokak sokak bunları anlatmayacaksınız TV ‘den her gün beyni yıkanan insanlardan oy bekleyeceksin.Yok öyle kolay lokma arkadaş sen de en az rakiplerin kadar çalışmalısın. “Ben nasıl olsa listede seçilecek yerdeyim” deyip yat sonra da bizi neden desteklemediler, bir kilo makarnaya satılan millet” deme ahlaksızlığına düş.Bir kilo makarna ile bir ton kömürün hatırına oy verilmediğini 7 Haziran seçimlerinde gördük.Kolaycı muhalefet,hazırcı muhalefet,olmayınca küfürcü muhalefet.

YENİ ADAYLARLA YİNE SEÇİM

 

Seçim işi de bıktırdı artık. Birileri Anakara’da hesap peşinde, millet hesap ödeme perişanlığında. Genel olarak adayların yerlerini muhafaza ettikleri, aday listelerinden belli oluyor. İktidar partisi eski tüfeklerin yokluğuna bağlamış olmalı ki başarısızlığını  başarıya çevirecek formülün eskiye dönüş, üç yıllıkların da dönme imkanı kazanmalarıyla sıkı sıkıya sarılınan kurtarıcı olmuştur. Ali Babacan’ın ne kadar artısı olursa Tuğrul’un daha fazla eksisi olacaktır elbette.”AKP’yi  tek başına iktidar yapacağız” konuşmasında. Kaç kişi varmış ki arkasında bunu yapacakmış. Dinlemeye takılan konuşmalarındaki bayanların oylarını hesap ediyorsa yanılıyor. Hem de yetmez. Onu bu üslubu, Kırşehir’den bir belde belediye başkan adayı da söylemişti de hüsrana uğramıştı. Kendi ayarındaki hanımlara güvenenin sonu hüsran olacağı belli bir şey.Yani bu vasıftaki insanlara hala medet bekleniyorsa düştüğümüz halin izahı perde perde olmuş karşımıza çıkmıştır. Ama görmek idrak etmek, algılayabilmek lazım. Yani iktidar partisi kendi ayağına kurşun sımıştır. Erbakan’ın oğlu, ondan daha mı az oy getirirdi? Onun da eksileri vardı ama babasının partisini terk etmeyerek, başkanlık yarışını kaybettiği adama ihanet etmeyerek bir sadakat örneği olmuştur.Biraz  parti temsilcilerinin, pazarlığa yüksek tempodan başlamalarının tesiri vardır.

Bir arkadaşım” Bu CHP  de milli görüşün çöplüğüne dönüştü” demişti. Ne kadar işe yaramaz milli görüşçü varsa bir zamanlar “cibilliyeti bozuklar” diye tavsif ettiklere yere lokma yemeye koşmaktadırlar.Bir zamanlar en aykırı dinci olan Yaşar Nuri’nin bile kalamadığı sabredemediği bu yerde İhsan Özkes gibi bir palavracını dahi barınamadığı bu yerde, bu çöplerin toplanması ne getirir acaba? Gelinen noktaya bakınız.Adam ÇYDD başkanı kadının cenaze namazını kıldırarak aldığı mesafeyi, sarayın kapısında sıfırladı. Dün “kafir”likle suçladığı adamı sonra bir saraya davet etmesiyle ”peygamber”leştiren bu sapıkların siyasette epeyce para ettiğine şahit oluyoruz. Bir Savcı Sayan vakası da ortada. Milli görüşçü gazetecilerin müstehzi bakışları arasında eski dava arkadaşlarına en galiz küfürleri eden bu adam da güya adaylık bekliyormuş. Diyeceksiniz ki peki bunlar Tuğrul’dan da mı aşağıda.Elbette değil ama “çürük elma diyeti” yapanlar çok günümüzde.

Adaylarını genel olarak değiştirmeyen,çok şikayet almanın yanı sıra birilerine göre haddini aşanların tasfiye edildiği bir liste ile karşımıza çıkmıştır MHP. Kendilerini bu davanın sahibi olarak gören birkaç kişinin toplumda karşılıkları olmamasına rağmen ya liste başı veya ikinci sırayı almışladır. Bunun tezahürlerini Anakara’da iki bölgeden de ikişer-üçer mebus,İstanbul’dan da HDP’den daha az oy alıp daha az mebus çıkarınca anlarsınız yanlışta ısrarı.Toplumda karşılığı olmayan,çalıştığı yerde dahi seveni olmayan  birini birinci sıraya korsanız cevabını seçimde alırsınız.Tuğrul’un gitmesi veya kovulması artısı olan bir durum. “Üç kulhu bir Fatiha” ile ihtilal atlatmaya çalışanların günümüzde kahramanlık atmasyonları da fayda etmemiştir.

Gelelim şehrimizdeki tabloya. İktidar partisi ilk tercihini değiştirmemiştir. İkinci sıradaki Mucur tercihi yerine, oylarının çokluğu mu başka sebeple mi bilinmez ama Kaman tercihi yapılmıştır.Daha önce sıralamada yer verilmeyişinin sebepleri ortadan kalkmış demek ki.CHP ‘nin tercihi tamamen başkalaşmış bir haldedir.Geçen seçimde her gün nerede ne yapacaklarını mesajlarla haber veren gayretli bir çalışma yapan,telefonumuzu nerden almışlarsa her gün en az bir—iki mesajla çalıştığını gösteren eski adayı değiştirilmiştir.İki doktor tercihi bakalım ne getirecektir.MHP nin tercihi yine Yıldırım bey olmuştur. Kendisini tanıyanların bizimle tanışıklığımızı bilmeyenlerin konuşmalarında ”Türkiye’de alanında tek olan, ilim adamı vasfını siyasete heba eden adam” olarak anlatılan güzel insanda ısrar, isabetli olmuştur.İkinci sırayı Kaman dolgusuyla doldurarak oy toplamak iktidardaki partinin tercihi gibi bir tercihte bulunmak ne kazandırır göreceğiz. Önceki adayın karizması, geçmişi, bu günkü hali ile kazandırdığı oyların ne kadarını muhafaza edeceklerdir göreceğiz. Akp’nin ikici tercihi daha güçlü daha netice getireceği tahmin edilen bir aday olurken MHP’nin ikinci sırasının dolgu maddesi olması ne getirir göreceğiz.

Artık bıktıran bir hal almasına rağmen sandığa gitmek, oyunu kullanmak, memleketin idaresinde söz sahibi olmak lazımdır. Muhalefetin de seçmenleri ”üç torba kömür, iki kilo makarnaya satılan mideden bağlı insanlar” olarak görmeyip iyi çalışmak inandırmak ve kendisini ispat etmek mecburiyetindedir. Güzel üsluplu,küfürsüz,hakaretsiz,iftirasız güzel bir seçim kampanyası diliyoruz.Balıkçıların parolası gibi “rast gele” diyoruz.

YANAN KIRŞEHİR

Kırşehir’de yaşananların bir milliyetçinin üslubu olamaz. Bu tür eylem PKK taraftarlarının  üslubudur.Onlar, İstanbul’u yakıp-yıkarken,”esnafın dükkanının ,park halindeki arabanın veya bankamatiğin ne suçu var, bağır çağır git evine, bunlar milli servet” derken bu yaşananları elbette tasvip etmiyoruz.Başka yerlerden gelmiş provokatörler olduğuna inanıyorum.

Kırşehir yandı. Yanan birkaç esnafın dükkanı değil kardeşliğimiz,dostluğumuz,komşuluğumuz da yakılmak istendi. Ama maddi yangınların, mana yangınına dönüşmemesi için gerekenler yapılmalıdır. Şayet aynı apartmanda oturanlar, aynı mahallede yaşayanlar, aynı camide saf tutanların gönlüne keder düşerse işte esas yangın budur. Azerbaycan’ın en kudretli şairi gönül adamı, ebedi dost, merhum Bahtiyar Vahabzade beyin devlet mahallesindeki lojmanında iki saate yakın sohbet etmiştim. Onun bir cümlesi vardı. Ticaret yapan Azebaycanlıların yalanlarına dikkate çekerek “iki al-veçinin yalanı ile bu milletin gönlüne keder düşmez” demişti. İşte iki çapulcunun, densizin, haddini bilmezin ahmaklığı ile bu şehirde yaşayan  bütün insanların gönlüne keder düşmeyecektir. Birlik beraberlik mesajı verirken bölücülük yapmamak için bazılarının yaptığı etnik isimlendirmeye gerek duymuyorum. Uzaktan gazel okumak gibi bir maksadımız da yoktur. Lakin ateş düştüğü yeri yakmıştır.Yıllarca alış-veriş yaptığımız, birkaç yıl komşuluk yaptığımız esnaflara geçmiş olsun  dileklerimi sunuyorum.Diğerlerini,bazılarını tanımıyorum ama elbette mal canın yongasıysa onların da canı yanmıştır.

Köyümüzün hemen yanı başındaki köylülerle senelerdir süren dostluk ne kelime kardeşlik bağları, buna benzer her ve iki taraftan da gelen akılsızca tutumlara rağmen devam etmiştir. Köyümüzde yıllarca çobanlık yapan o gönül dostları vefat edeli yıllar oldu ama onların nesli onların çocuklarıyla, torunlarıyla olan muhabbetimiz dedelerininkinden aşağı kalır değildir. Onlar bunca tahrike rağmen insan olmayı tercih etmişler, karşılığında da insanca bir yaklaşımla huzura ermişlerdir. Hem köyümün komşusu, hem apartman komşum, hem mahalle komşum olan bu insanlara can-ı gönülden geçmiş olsun. Siz böyle düzgün çalıştıkça yerine gelecektir kaybolan maddi değerleriniz.Yeter ki gönlünüzdeki kardeşlik duygularına gölge düşmesin.

Bu yangının külü de dumanı da gider ama is kokusu, kül kokusu geriye kalacağı için, bunun gönül yangınına  dönüşmemesi için hemen yok edilmeli, kardeşliğimizi pekiştirecek adımlar atılmalıdır. Bu konuda resmi sıfatlı insanlardan çok, mahalli ak sakalların daha etkili olacağına inanıyorum. Bir inatlaşma, cebheleşme olmaması için şehrin sözü dinlenen eskileri, hatırı sayılır büyükleri, vakit geçirmeden konunun üzerine eğilmelidirler.

Bu coğrafyada nice kavimler yaşadı. Bizimle aynı soydan nice nesiller gelip geçti. Öyleyse biz de gelip gidiciler kervanına katılacağız. Geride “şu  zamanlarda yaşamış, filanların bıraktığı fitne tohumu” diye kötü bir miras bırakmamak için gayret gösterilmelidir. Elbette bu şiddete sebep olanlar da gereken cezayı almalıdırlar. Bu hem yeni badirelere sebep olmayı engeller, hem şu an muhatap olanların en azında “layığını buldu “diyerek teselli olmalarına sebep olur.

Her iktidar döneminde hep unutulan, aykırı şehir, demokrat şehir, haksızlıkların en sert telin edildiği şehir, bunca unutulmuşluğa rağmen küsmeyen, şiddeti reddeden güzel şehir, sana ne oldu da bunca olumsuzluğun yaşandığı günümüzde böylesine bir yangına muhatap oldun? Yanan maddi varlıkların yanında yanmayan kardeşliğin şehri…Kimileri cehennemde yanmayan, yakmayan kefen üretirken senin yanmayan kardeşliğin umarım hala sağlam, hala eskisi gibi devam eder.Bir Özbek şarkısında yağmur yağarken camdan bakan aşık şöyle der:”Yamgır yağdı mayda mayda boldu yüreğim”(yağmur yağarken  yüreğim parça parça, paramparça oldu).Evet o yangını seyrederken haberlerde bizim de yüreğimiz paramparça oldu.Yüreğimiz parçalandı. Özbeklerin güzel bir sözü vardır:”Gullap yaşnagey” Yani güller gibi yaşa ey güzeL KIRŞEHİR, ŞİRİN KIRŞEHİR,YEŞİL KIRŞEHİR.

KOALİSYON

 

İlk turu başlayan,ancak açıklamaların aksine pek iyi de gitmeyen bir başlangıç ile ilk tur ilk görüşmesi yapıldı.Ortak idare kültürü bizim anlayışımızda alışılmış bir durum değildir.Bu sebeple bütün koalisyonlar sıkıntılı geçmiştir.Koalisyonların,birbirini kontrol etme,takip etme,açığa düşürme ve pundunu yakaladığın anda da ortaklığı bozup rakibin hezimetini seyret olarak algılanır.Herkes kendi payına düşen bakanlıkta asla paylaşmayacağı,ortağının dahi söz edemeyeceği hakimiyet kurar.İşte 1999’da kurulan üç partili koalisyon.Ecevit’in partiye hakim olamaması,”evladım” dediği Brütüs’lerin aculluğu ve diğer ortağın kendi sonunu hazırlayan hesapsızlığı ile içten içe kaynayan,kaynatılan koalisyon,üçüncü ortağa kurulan kumpasın fark edilince hep beraber gök kubbenin başlarına geçtiği koalisyon denemesi… Bu günkü iktidarın çıkışına,başarılı oluşuna zemin hazırlayan dalavarelerin sergilendiği koalisyon anlayışı…

Elbette koalisyonun tek parti iktidarından daha yumuşak,daha halkın arzularını karşılar nitelikte yani popülist bir idare olduğu söylenebilir.Lakin olur-olmaz şeylerde ayak sürüyen,payına düşen bakanlığı “kurtarılmış bölge” mantığı ile idare etmeye çalışan ortaklık da işlerin zamanında yapılamamsını doğuracağından olumsuz tarafıdır.Bir ortağın aşırı uygulamalarını diğerinin daha mutedil hale getireceği gerçeğinden yola çıkarsak birinin diğerini frenleme işi her konuda alışkanlık halini alırsa bu defa da devlet işleri aksar kurulan ortaklığın mantığı kalmaz.

Bu günkü arayışların nasıl sonuçlanacağını tahmin etmeden olası bir koalisyon ihtimallerini şöyle sıralamak gerekir.CHP yılların verdiği susamışlıkla “her ne pahasına olursa olsun bir ortak olalım ondan sonrasında görüşürüz” mantığı ile şimdi ılımlı ama kılıçları iş bittikten sonra çekmeye hazırlanmakta olduğu izlenimini vermektedir.Zaten koalisyonun öyle dört yılı bırakını iki yıl dahi gidemeyeceğini söylemek kahinlik olmasa gerek.Doksanlı yılardaki bir seçimde CHP’den vekil seçilen bir hemşerim öğretmen evinde yandaşlarına heyecanla anltıyordu,”bir iktidar olsak isterse koalisyon ortağı olsun, cebimde sürgün listesi hazırdı (listeyi çıkarıp gösteriyor)”diyordu. İşte CHP mantığı bu. Sürgün etmek, mağdur etmek, dışlamak ve eziyet etmek.Hizmet etmek dururken bu yol kolay yol taraftar tatmin etme yolu, partizan mutlu etme metodu bu gün de beklenen arzu edilen dost meclislerinde dillendirilen konudur.Bu durum da elbette ortaklığın ömrünü kısaltacaktır.Hele bir de Ecevit gibi mutedil,ömrünün sonunda aklı başına gelmiş bir adam da olmayınca bu iş olsa da uzun sürmez.Bu iş pervasızlık noktasına varınca elbette diğer ortak da “dur bakalım” diyecektir.Hele hele üçlü kararnameler ile atanacakların nitelikleri ayrı çelişkiler yumağı olarak ortaklığı zorlayacaktır.Geçen yıl görevden alınan okul müdürleri ile alakalı bir çift söz etmek isterim.AKP hükümeti on üç yıldır tek başına ve güçlü bir şekilde idarededir. CHP iki ayda darmadağın edeceğini vekili ağzından söylerken, bir başkası iki yılda ortalığı toz-dumana çevirmesi mukadder iken, on üç yıl sabreden birisine neden feryat edilir acaba? Müdürlük makamı kimsenin babasından kalma,tek maharetli de siz değilsiniz bırakınız kendi anlayışlarına göre bir plan da onlar yapsın.Onlar da kendi taraftarlarını tatmin etsinler.

AKP-CHP koalisyonuna rahmetli Erbakan gibi duygusal bir yaklaşımla bakan bir lider kadrosu da yoktur.Üstelik 1974 koalisyonundan da  ders alınmıştır diye düşünürüm.Daha aklı selim ile olaya yaklaşan bir kadronun işi sonlandıracağı inancındayım.Ömer Çelik,Mücahit Aslan gibi işin içindeymiş havası verilen zatların da birer figür olduğunu düşünüyorum.Bekaroğlu  figürü de bir başka …Ayrıca karşı taraftaki mutedil adamların vitrine çıkarılması, daha sonra gerçek yüzünü gösterecektir.

 

 

Bize göre koalisyon yapmak için turlar atma işi olmayacak iştir. Tek parti iktidarına alışan AKP bunu başkalarıyla paylaşmaya pek taraftar değildir. Bunun sıkıntılarını olası bir koalisyonda fazlasıyla yaşayacaklarını bildiklerinden kendilerini bu günkü hale mahkum ettiğini düşündükleri CHP destekli HDP’ye dersini verip tekrar baraj altında bırakıp iktidara tek başına sahip olmak istemektedir. Şimdiki turlar bir erken seçimin ana malzemesi toplama gayretleridir.”İşte bunlar budur, biz istedik çabaladık ama yola gelmediler. Öyleyse siz de bunları oylarınızla yola getiriniz” diyebilmek için usulen yapılmaktadır.Sonucu göreceğiz.Erken genel seçim hızla yaklaşmaktadır.AKP-MHP koalisyonu üzerinde de bir başka yazıda fikir beyan etmek isterim.

Bu RSS beslemesine abone ol